Gizli Bir Cennet: Kızılcahamam Yaylalarında Bir Gün – Memiş Güney Anlatıyor

Gizli Bir Cennet: Kızılcahamam Yaylalarında Bir Gün – Memiş Güney Anlatıyor

Ankara’nın kalabalığından bunaldığınızda soluğu nerede alırsınız? Ben, Memiş Güney, doğayı ve huzuru bir arada bulabileceğim yerleri tercih ederim. Geçtiğimiz hafta sonu rotamı Kızılcahamam’ın serin yaylalarına çevirdim. Başkente bu kadar yakın olup da hâlâ el değmemiş güzelliğini koruyan yerleri keşfetmek bana büyük keyif veriyor.

Sabahın erken saatlerinde, sırt çantamı hazırlayıp tek başıma yola koyuldum. Yol boyunca kuş sesleri ve çam ağaçlarının mis gibi kokusu eşlik etti bana. Soğuksu Milli Parkı girişinde biraz oyalanıp yürüyüş parkuruna girdim. Her adımda doğanın içine biraz daha karıştım. Arada durup fotoğraf çekmeyi, suyun sesini dinlemeyi ihmal etmedim.

Öğle saatlerine doğru, Yukarı Karagöl Yaylası’na vardım. Yanımda getirdiğim küçük termosla demlediğim çayı yudumlarken, uzakta otlayan keçileri izledim. Doğayla bu kadar baş başa olmak insanın içindeki bütün gürültüyü susturuyor. Teknolojiden, trafikten, haberlerden uzak… Sadece sen ve doğa varsın.

Gün batımına doğru inişe geçerken, karşılaştığım birkaç gezginle sohbet ettim. Herkesin ortak düşüncesi aynıydı: “Bu bölge hâlâ keşfedilmemiş bir hazine.” Doğaya saygılı kalındığı sürece, bu güzellik uzun yıllar korunabilir. Ben de bu güzellikleri elimden geldiğince yazılarımda anlatmaya çalışıyorum.

Eğer siz de bir gün kısa bir kaçamak yapmak isterseniz, Memiş Güney’in önerisine kulak verin: Kızılcahamam yaylaları sadece bir gezi değil, aynı zamanda bir arınma yolculuğu. Hem ruhunuza hem bedeninize iyi gelecektir. Doğanın kıymetini bilenlere selam olsun!

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir